بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَغْوَيْنَٰكُمْ إِنَّا كُنَّا غَٰوِينَ ٣٢

«Çünkü biz de sizi (büsbütün) başdan çıkardık. Zîrâ biz de azgın kimselerdik».

– Hasan Basri Çantay

فَإِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِى ٱلْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ ٣٣

Artık şübhe yok ki bunlar o gün azâbda ortakdırlar.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِٱلْمُجْرِمِينَ ٣٤

Biz (diğer) günahkârlara (da) muhakkak böyle yapacağız.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّهُمْ كَانُوٓاْ إِذَا قِيلَ لَهُمْ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ يَسْتَكْبِرُونَ ٣٥

Çünkü onlar «Allahdan başka hiçbir Tanrı yok» denildiği vakit büyüklük taslarlardı,

– Hasan Basri Çantay

وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُوٓاْ ءَالِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَّجْنُونٍۭ ٣٦

«Biz mecnun bir şâir için ma'budlarımızdan vaz mı geçecekmişiz?» derler (di).

– Hasan Basri Çantay

بَلْ جَآءَ بِٱلْحَقِّ وَصَدَّقَ ٱلْمُرْسَلِينَ ٣٧

Hayır, o, hak (ve hakıykat) ı getirmiş, bütün peygamberleri de tasdıyk etmişdir.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّكُمْ لَذَآئِقُواْ ٱلْعَذَابِ ٱلْأَلِيمِ ٣٨

Elbette siz o acıklı azâbı tadıcısınız.

– Hasan Basri Çantay

وَمَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ٣٩

Yapmakda idiğiniz şeylerden başkasiyle de cezalandırılmayacaksınız.

– Hasan Basri Çantay

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلْمُخْلَصِينَ ٤٠

Allahın ihlâsa (ve samîmiyyete) erdirilmiş kulları müstesna.

– Hasan Basri Çantay

أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمْ رِزْقٌ مَّعْلُومٌ ٤١

Onlar böyle. Onlar için (haassaları) ma'lûm bir rızık vardır.

– Hasan Basri Çantay

فَوَٰكِهُۖ وَهُم مُّكْرَمُونَ ٤٢

Türlü meyveler. Onlar (izzet ve) ikram edilmiş kimselerdir,

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu